25 Temmuz 2016 Pazartesi

Oyun Oynayalım

Kahoot oynamak için tıklayınız.


Video İzleyelim

Bulmaca Çözelim



Anket


Anketi görüntülemek için fotoğrafa tıklayınız.



Kavram Haritası


Kelime Bulutu


Hz. Muhammed'in (s.a.v.) Eğitimci Yönü

HZ. MUHAMMED'İN (s.a.v) EĞİTİMCİ YÖNÜ

Âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (s.a.v.)'in öğretmen ve iyi bir eğitimci olarak incelersek inanılmaz derecede ilginç ve bugünün eğitimcilerine ışık olacak veriler ortaya çıkar. Özellikle günümüzdeki pedagojik formasyonun çok çok üzerinde olduğunu görürüz. Çünkü Hz. Muhammed (s.a.v.)’in öğretmeni Yüce Allah’tı. Kitabı ise kıyamete kadar baki olacak Kuran’dı.
Kur'an öğretimi Kur'an'ın inzâliyle başlamıştır. Peygamberimiz (s.a.v.), kendisine Cebel-i Nurda"Oku" emriyle başlayarak vahyedilen Kur'anı Hira mağarasında Cebrail (a.s.) dan öğrenir, böylece Cebrail (a.s.) öğretmen, kendisi de talebesi olurdu. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) kendisine vahyedilen âyetleri derhal vahiy kâtiblerine yazdırır ve bunlar ayrıca kendisi tarafından evinde ilk Müslümanlara öğretilirdi. Böylece Peygamberimiz (s.a.v.) kendi evinde ilk Müslümanlara öğretmenlik yapardı.Müslümanlar da gelen vahyi öğrenip yazarlar ve ezberlemeye çalışırlardı. Böyle hem yazı ile hem de ezberleme yoluyla Kur'an öğretimi gerçekleşmiş oluyordu. İlk Müslümanların sayısı artınca Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'in evi yetersiz kalmış olup, bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz daha Mekke'de iken, ashabdan Erkam'ın evinde bizzat Kur’an öğretimine başlamıştır.

Ayrıca Hz. Peygamber (s.a.v.) hicretten iki yıl önce, Birinci Akabe Bey'atini (Nisan 620) müteakip, Mus'ab b. Umeyr'i, Kur'an öğretmeni olarak Medine'ye göndermiştir. Mus'ab, Sa'd b. Zürâre'nin evine yerleşmiş ve öğretmenlik vazifesini burada yapmıştır. Ayrıca o, Müslümanlardan muhtelif şahısların evlerini dolaşarak,onlara Kur'an okutmuştur. Hicretten sonra da Peygamberimizin mescidi, bir "dâru'l-kurrâ" gibi kullanılmıştır. Zira Suffe talebeleri, esas itibariyle Kur'an tahsil ediyorlardı. Bir süre sonra Suffe'nin yetersiz kalması sebebiyle, Peygamberimiz tarafından, Medine'nin çeşitli mahallelerinde mektepler açılmıştır. Bunlardan birisi de hicri ikinci yılda Medine'de,Mehremetü'bnü Nevfel'in evinde tesis edilen ve "dâru'l kurrâ" adını taşıyan Kur'an mektebidir. Medine'deki bu faaliyetlerin yanında,' diğer şehirlerde de Kur'an öğretimi gerçekleştirilmiştir. MeselâMuaz b. Cebel ve sonra Abdullah b. Abbas Mekke'de ', Abdullah b. Mes'ud Kufe'de, Ebu Musa Eş'ari Basra'da,  Ebu'd-Derdâ da Şam'da müslümanlara Kur'an öğretmişlerdir. Bütün bunlar Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in eğitim ve öğretime verdiği önemi göstermektedir.
Allah'a iman eden bir toplum oluşturmayı amaçlayan Hz. Peygamber (s.a.v.) ilme, eğitim ve öğretime büyük önem vermiştir. Onun faaliyetlerinde ve sözlerinde bilgi, öğrenme, öğretme, öğrenci ve öğretmene verilen değer çok fazla yer tutar. Hadis literatüründe eğitim ve öğretime teşvik eden yüzlerce ve buna karşılık bilgisizliği ve cehaleti yeren çok sayıda hadis mevcuttur.
Bu hususta kendisine indirilen ilk vahiy de "Oku" emridir. Dolayısıyla okumak ona ve ümmetine Allah Teâlâ'nın ilk emridir. Bunun yanında Kur'an-ı Kerim'de bilime teşvik eden ve âlimi öven âyet-i kerimeler mevcuttur. Kur'an-ı Kerim'de, Hz. Muhammed (s.a.v.)'in ilâhî tebliğ görevinin eğitim-öğretimden ibaret olduğu bildirilir. Bu mealde Kur'an'da şöyle buyrulur :
"Kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle Allah mü'minlere büyük bir lütufta bulunmuştur."  (Âl-i İmrân: 3/164)
Hz. Peygamber (s.a.v.) de bir hadisinde kendi görevinin mahiyetini şöyle açıklamıştır:
"Allah beni bir muallim olarak göndermiş bulunuyor."
Dolayısıyla gönderildiği toplumu eğitim ve öğretime tâbi tutmak onun peygamberlik görevleri arasında bulunmaktadır. Kur'an'ın ve Hz. Peygamber (s.a.v.)'in teşviki, Müslümanlar arasında yazıya, ilme rağbeti ve öğrenme arzusunu artırmıştır. Onun döneminde insanlar bir şeyler öğrenmek için kendisinin ve diğer öğretmenlerin yanına gelmeye başlamışlardır.
Bu ilkeler çerçevesinde Hz. Peygamber (s.a.v.)'in eğitim-öğretimle ilgili faaliyetlerine temas etmek yerinde olacaktır. O, daha Mekke döneminde, kendisine vahyedilen ayetlerin yazılmasına ve bu suretle korunmasına önem vermiştir. Ayetlerin çoğaltılarak dağıtılmasını teşvik etmiştir. Mekke döneminin ilk yıllarında Dârü'l-Erkam'ı bir eğitim-öğretim merkezi olarak kullanmıştır. Burada, Kur'an âyetleri okunuyor, yazılıyor, dinî bilgiler öğreniliyor ve bu bilgilerin pratik uygulaması yapılıyordu. İslâm'ı öğrenmek isteyenler de buraya geliyorlardı. Hz. Peygamber (s.a.v.), hicretten iki yıl önce Mekke'ye gelip Akabe mevkiinde Müslüman olan Medinelilerin eğitimi ile de ilgilenmiş; onların isteği üzerine Kur'an'ı ve İslâm'ın prensiplerini öğretmek için Medine'ye öğretmen  olarakMus'ab bin Umeyr'i göndermiştir.
Hicretten sonra Medine'de Hz. Peygamber (s.a.v.)'in ilk ve önemli faaliyetlerinden birisi, bir ibadet mahalli olmasının yanında, aynı zamanda eğitim-öğretim merkezi olan,Mescid-i Nebevî'yi inşâ etmek olmuştur. Mescid'in bitişiğinde "Suffe" denilen mekanda kalan bazı sahâbîler, Kur'an ve yazı öğrenmekle meşgul oluyorlardı. İslâm'ın temel esaslarını öğrenmek üzere Medine'ye çeşitli bölgelerden gelenlerin bir kısmı da burada kalıyordu. Suffe'deki öğrenci sayısının kimi zaman dört yüze ulaştığı oluyordu. Hz. Peygamber (s.a.v.) burada bizzat ders verdiği gibi, Kur'an ve yazı öğretmek üzere muallimler de tayin ediyordu. Ubâde b. Sâmit adlı sahâbî, burada yazı ve Kur'an öğretenlerden biridir. Hatta sadece Müslüman öğretmenler değil, müşrik öğretmenler de yazı öğretiyordu. Nitekim Bedir savaşında Müslümanların eline esir düşen müşrik askerlerden okur-yazar olup da kurtuluş fidyesi verecek parası bulunmayanlar, on Müslüman çocuğuna yazı öğretmek suretiyle serbest bırakılmışlardır. Zeyd b. Sâbit bu şekilde Arapça okuma yazma öğrenmiştir. Şüphesiz bu uygulama, o dönemin şartları dikkate alındığında muazzam bir gelişmedir.